MaksatBilgi Kapak

MaksatBilgi Şubat 2016 Kapağı – Mehmet Kuşman

instagram takipçi hilesi
Mehmet Kuşman-Şubat Kapak 2016
MaksatBilgi 2016 Şubat Kapağı

Giriş

Merhabalar değerli maksatbilgi okurları…2016 yılının ilk kapağı ile yine karşınızdayız! Kapak bölümümüzü unutmadık.Sadece Ocak ayındaki MaksatBilgi içindeki gelişmeler ve yoğun tempo yüzünden biraz ertelemiş olduk.

Öncelikle geçen ayın özürünü dilemek istedik. Dünyada ve ülkemizde birçok şeyler oluyor.Birçok güzel ve birçok kötü şeyler.Ülkemiz adına güzelden çok kötü şeyler oluyor gerçi.İnsanların yaşam mücadelesine, birde hemen yanımızdaki iç savaş! Ülkemizdeki olan ve birçoğumuzun neredeyse umurunda olamayan iç savaş.Düşünüyorum da ülkemizin içinde olan birşey! Düşünün evinizin içindeki anlaşmazlığı kavgayla mı çözüyoruz? Evet! Belki de yöntemlerimiz bu yüzden hep şiddet unsurlu…Biz daha evimizin içindeki gerginliği,sükuneti şiddetle sağlarken,ülkemizde bunu farklı yapacağımız beklenemez bu durum oluveriyor.Halbuki farklı ve olgun yöntemlerle yaklaşabileceğimiz bir durumu çatışmaya götürebilecek bir toplumuz…Bu gerçek ! Tabi buradan ailemizle bu durumu yaşayıp ülkemize bağdaştırdığımızı düşünebilirsiniz. İçiniz rahat olsun böyle bir durum yok.Biz ekibimizle bu konuları konşurken ,tartışırken böyle bakıyoruz sadece…

Üzücü ve sıkıntılı bir durum.Umarım ülkemizde yaşayan her bir bireyin refahı temenni ediyoruz…Fazla konuşmak istemiyoruz!Çünkü böyle şeyleri konuşmak bizim ülkemizde zararlı oluveriyor.İşin tuhafı sanki hemen yanımızda, böyle bir durum yaşanmıyormuş gibi davranıyor insanlar.Çok tuhaf ! Gerçekten çok tuhaf.

Bir başka olay yine ülkemize has .Bu olayı çok sevdiğim radyo programı olan Gevezeden duymuştum.Geveze’nin programı kapatırken ki bir olayı size aktarmak istiyorum;

Geçenlerde yaşanan kadıköy’deki 19 yaşındaki, genç kıza tecevüz olayı! Bu haberi okuyan insanların, tepkisi, yine sadece bizim ülkemize has bir durum.Olay kısaca anlatırsak; Kadıköy’de genç öğrenci kız gece saat 3 sularında sokakta yürüyor.Bundan faydalanmak isteyen bir adam (evli ve çocuğu var) genç kıza saldırıyor ve tecavüz etmeye çalışıyor.Kızı zorla tecavüz etmeye çalışan saldırgana saldırıyor.Saldırgan yakalanıyor. Kızın ise hayatında bir leke olarak kalıyor. Bu durumu gazeteden veya TV den duyan vatandaşlarımızın tepkisi ise ; Gecenin 3’ünde ne işi varmış ! oluveriyor. Demokrasinin, gece vakti kız veya erkeğin sokakta rahatça yürüyebilmesidir. İşte bu zihniyetlerle, bu ülkede demokrasinin olmadığını ve olmayacağını çıkarmak mümkün.Bizim demokrasiyi ilk önce kafalarda tanımamak daha sonra yaşamımızda kolaylamamız gerekiyor. Biraz bile demokrasi olduğunu ve olacağını inan bizler için!

Gelelim kapağımıza ,Mehmet Kuşman Şubat kapağımız oldu.Aslında bir azim öyküsünün baş karakteri kapağımız oldu.İşte Mehmet Kuşman’ın hikayesi…

Detay

Mehmet Kuşman -Çavuştepe Kalesi Bekçisi

Mehmet Kuşman, Urartuca bilen dünyada 35,ülkemizde 22 kişiden birisidir.New York Times’ a bile konuk olan ve Amerika’da Urartuca konferans teklifleri alan kişidir.Hayat öyküsünü kendi dilinden sizlere aktarmak istedim.

mehmet-kusman-urartuca

Bazı insanlar vardır bana hep ilginç gelir. Bir farklılıları vardır onların. Gereksiz bir neşe ya da hüzünleri. Alın size bekçiler mesela. Saygıyla karışık bir ürperme hissederim. Ama saat kulesi bekçilerine, deniz feneri bekçilerine, kilise bekçilerine, yazlık köşk bekçilerine, kale bekçilerine… Yani insansız yapıları bekleyenlere. Git gide, o yapıların birer parçası haline gelenlere. Zaman içinde onlarla bütünleşenlere. O taş yığınlarıyla uzuuun kışlar geçirenlere. Nasıl bir psikolojidir onların yaşadığı? Kaç kulaç derinliktedir onların yalnızlığı? Sadece o yapıların değil, o insanların da hikáyelerini merak ederim.* * * Adam, saat kulesi bekçisi. Günde bir kez o saati kuruyor, o anahtar sürekli cebinde, işini acayip ciddiye alıyor, saate de kuleye de gözü gibi bakıyor. Bir süre sonra, o saat kulesi, onun varlık sebebi. Adam, deniz feneri bekçisi. Gözünü lacivert denize, dev gibi dalgalara dikiyor, yazın iyi de, ya insanların tatili bittiğinde, evli evine köylü köyüne gittiğinde, sular her zamankinden daha hüzünlü ve ürkütücü hale geldiğinde. O deniz feneri o adamın yalnızlık kafesi. Adam yazlık köşkün bekçisi. Gitmiş artık evin hanımefendisi, çocuk sesleri yok, çimlerde top oynayan yok. Dev bir yapı, sessizlik ve sadece kendisi. * * Tempo’nun haberini okuduğumda bir anda aklıma üşüşenler bunlardı. Ben ki eski dergiciyim, vız gelir tırıs gider, çok etkilendim bu haberden. Bir bekçi söz konusu olan. Özel bir bekçi. Adı Mehmet Kuşman. Van’ın Gürpınar İlçesi’ne bağlı Çavuştepe Beldesi’ndeki Sarduruhinili Kalesi’nin bekçisi. Ortaokul mezunu. MÖ 800’de tarih sahnesine çıkıp da ve MÖ 600 yılında ‘‘Benden bu kadar!’’ diyen bir uygarlığın günümüze bıraktığı mirası koruyor. Ama kaleyi yaptıran Kral II. Sarduriye’ye özel bir sempatisinin olduğunu zannetmiyorum. Hangimizin var? Allah aşkına, özel ilgi alanımız değilse hangimiz Urartlular’ı biliyoruz. Onlarla yatıp kalkıyoruz. Üstelik bekçi Mehmet kiiiim Urartular kiiim… Diyor insan değil mi? Değil işte! Bu adam, Mehmet Kuşman, ‘‘Yalnızdım burada, çok yalnızdım. Özellikle de kış gecelerinde. Bir ben kalırdım, bir de bu kale!’’ diye diye, yalnızlıktan şikáyet ede ede Urartu dilini öğreniyor. Ve sonunda yeryüzünde bu antika dili konuşan ender insanlardan birine dönüşüyor. Nasıl mı? İlk yıllar bol bol kitap okuyor, sıkıntıdan, çünkü in yok cin yok, insan ya kafayı yer ya kendini bir şeylere konstantre eder. O ikinci şıkkı tercih ediyor. Her eski uygarlığın başına gelebileceği gibi oraya da günün birinde kazı ekibi çıkageliyor. Bizimki onlardan yardım istiyor. Ciddiye almıyorlar önce, ama bakıyorlar ki adam ısrarlı, birkaç kitap veriyorlar. Ve başlıyor Mehmet Bekçi harfler üzerinde çalışmaya. Etrafı da yazıt dolu zaten. Vakti var. Ha babam çalışıyor. Öğreniyor ki, Urartu dili, İnguç-Çeçen dili ailesinden, önce o dillere vakıf olmaya yöneliyor, sonra da gerisi geliyor. Kazı başkanı Afife Erzan Hoca’ya bir gün soruyor, ‘‘Çok mu zor Urartuca?’’ ‘‘Zor’’ diyor Hoca, ‘‘Ne yapacaksın?’’. ‘‘Öğrenmek istiyorum da…’’ deyince Hoca ‘‘Hadi ordan!’’ deyip bunu başından savıyor. Belki de o yüzden inat ediyor bekçi Mehmet. Oluyor mu sana bu dili konuşan dünyadaki 38 kişiden biri… * * * Mehmet Kuşman sadece Urartuca öğrenmekle kalmıyor, 10 Ekim’de Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde bir de sergi açıyor. Bir süredir yapıp turistlere sattığı, üzerinde Urartu tanrılarının adı yazılı objeleri sergiliyor. O, insansız yapıları bekleyenleri hayal ederken beni korkutan lacivert yalnızlığı kötü emellerine alet edip, kendisini yoktan var ediyor…’’

Kaynak: Mehmet Kusman Resmi Web Sitesi

MaksatBilgi Editör Topluluğu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu